Necip Emre Yılmaz kimdir?
Necip Emre Yılmaz 23 yıl önce futbol için dünyaya gelmiş ve bu zaman
içerisinde kendini farklı alanlarda geliştirmiş fakat hayatının büyük bölümünü
futbola adamış bir adam. Biraz duygusal, azimli, kararlı, sürekli hayal kuran
ve kurduğu hayalleri ya başaran ya da o hayalleri başarmak yolunda daima
çalışan idealist bir insan. Mütevaziliğin kibrini yaşayıp, sıradanlığın
olağanüstülüğüne sahip olan bir adam. Kısacası benim düşünceme göre Necip Emre
Yılmaz, başarı için doğmuş özel bir insan.
- Futbol oynadığınız dönemde adından söz ettiren ve
geleceğin yıldızları şeklinde adından söz ettiren bir kaleciydiniz. Genç yaşta
neden futbolu bıraktınız?
Futbol kariyerim aslında son derece güzel gidiyordu. 9 yaşında futbola
başladım 21 yaşıma kadar futbol oynamanın her dakikasından zevk aldım. Futbolu
erken yaşta bırakmadım, ben sadece futbolculuğu çok erken yaşta bıraktım ve
asıl futbol hayatım ise şimdi başladı. Bu kadar genç yaşta bırakmamın sebebi
ise bazı kişisel seçim hatalarım ve bir çok iş bilmez yöneticinin yönetim
hataları oldu. Fakat şükürler olsun ki bu insanların iş bilmez tutumları bana
hayallerimi kazandırdı. Onlara çok teşekkür ediyorum.
Antrenörlük fikri nereden çıktı ve nasıl gelişti
bize anlatır mısınız.
Küçük yaştan itibaren antrenörlüğü çok seven bir insanım. Sürekli mahalle
maçlarında takımları kuran ve yöneten bendim, Maçkaspor da daima altyapıda
oyuncuları çalıştırırdım.Bana göre antrenörlük çok karizmatik bir meslek.Ama
ondan önemlisi, ben daima bir futbolcunun nasıl kültürlü,karakterli,
bilgili zeki bir insan olabileceğini dünyaya göstermek istedim.Fakat bunu
yapabilecek üst düzey bir futbolcu olamayacağımı anlayınca bu bahsettiklerimi
başarabilecek üst düzey bir teknik direktör olabileceğimi düşündüğüm an
antrenör olmaya karar verdim.
Antrenörlüğe başladığınızda ilk neler
hissettiniz?
Antrenörlüğe başladığım ilk gün çok gururluydum. Çünkü hayalleri için
yaşayan bir insan olarak, kurduğum hayallerin ilk adımını atmıştım. Uzun
yollara gitmek için önce ilk adımı atmak gerekir ve en önemli adımda o adımdır.
sizin için futbldan kopup antrenör olarak devam etmek zor oldu mu?
Futbolculuk kariyerimi bitirmek ilk gün biraz zor oldu. Sabaha kadar
uyuyamadığımı hatırlıyorum. Fakat evvelsi gün antrenörlüğe başladığım an
uyuyamadığım günü tamamen unuttum. Ve o günden itibaren hiçbir zorluk
çekmiyorum, ve futbolculuğu özlemiyorum.
- Severek mi yoksa iş için mi antrenörlüğü tercih
ettiniz, beklentileriniz neler?
Birçok genç insanın hayallerini ve gençliklerini süsleyen futbolculuğu
erken yaşta bırakıp antrenörlüğe başlamak ve antrenörlüğü sevmeyerek yapmak
gençliğime sanırım bir ihanet olur. Yapmış olduğum işi tutkuyla ve heyecanla
yapıyorum. Zaten işiniz ne olursa olsun işinizi severek yapmıyorsanız bence bir
işe sahip değilsinizdir..
- Kimi hangi yönüyle örnek alıyorsunuz ve neden?
Benim kanaatime göre dünyanın en iyi teknik direktörü olan, mükemmel
yöntemlere sahip olan ve hayat hikayesinin her anını bildiğim Jose Mourinho'yu
çok beğeniyorum. Fakat onun hayat hikayesini en az onun kadar bildiğim halde
onu neden bu kadar sevdiğimi ben de anlayamıyorum. Onunla uyuyup onunla
uyandığımı söylesem yalan söylemiş olmam galiba. Hayatımdaki öneme sahip olan
insanlar arasında büyük bir yeri var. Ve onun elini sıkıp kendimi ona tanıtmış
olmanın gururunu yaşıyorum. Şubat ayında Jose’nin yanına gideceğim. Umarım her
şey güzel olur.
- İdmanocağı’nda hedefleriniz neler?
Sahip olduğum takım geçmiş yıllarda Adem Cebeci ile birlikte çok büyük
başarılar elde etti. Şimdi ise Adem hocanın bana bıraktığı bu kaliteli takımı
daha büyük başarılara götürmek benim boynumun borcu. Bu doğrultuda
çalışmalarıma eksiksiz olarak devam ediyorum. Benim daima hedeflediğim başarı,
elde edilebilecek en büyük başarıdır. Sezon sonunda bu başarının ne olduğunu
hepinize göstereceğim.
- Adem Hoca görevi bıraktı yerine takımı siz aldınız
bu konu hakkında söylemek istedikleriniz?
Adem hoca yeryüzüne gelen seçilmiş insanlardan birisi.
O benim için çok özel. Ve ben bana bırakılan ilk mirası ondan aldım. Bu mirası
şekillendirip daha iyi yerlere ulaştırmak benim şu anlık 1. görevim. Ben
gerçekten sahip olduğum takımı bir miras olarak görüyorum. Çünkü sahip olunacak
en kaliteli gençlerle çalışıyorum. Hepsi birbirinden efendi hepsi birbirinden
zeki ve hepsi birbirinden iyi insanlar.Onlar gibi dürüst çocuklarla çalıştığım
için çok mutluyum..Onları çalıştırma gururunu bana veren Adem hocamıza canı
gönülden teşekkür ederim, ayrıca benim devam etmemi sonuna kadar destekleyen
koordinatörümüz Kamil Aydın'a da sonsuz teşekkür ediyorum.
- Sporcularınızı nasıl motive ediyorsunuz?
Sporcularımla konuşmayı çok severim.Onlarla
konuşurken, onların inanılmaz bir şekilde motive olduğunu düşünüyorum.Çünkü
gözlerinden bunları anlayabiliyorum.Ayrıca benim gerek idmanlarda gerekse
maçlarda hal ve hareketlerimden, dinamizmimden ve işime gösterdiğim sevgi ve
saygıdan da bayağı bir şekilde motive oluyorlar.Ki bir antrenörün saha
kenarında ya da antrenman içinde çözüm üretmek için enerjisini oyuncularına
göndermesi, dünyanın en zeki insanları olan futbolcuları olağanüstü şekilde
motive eder.Tabi onların sevgisini kazanabilmişseniz eğer..
-futbolculara bazı şeyleri öğretirken
uyguladığınız alıntı bir yöntem var mı kendinize has eğitimleriniz mi var?
Dana önce söylediğim gibi oyuncularla konuşmayı çok severim. Fakat çok
doğaldır ki, insan, dünyaya gelen çok özel bir varlık. Ve her insan birbirinden
farklı özelliklere sahip. Her insanla aynı yöntem kullanılarak konuşamazsınız.
Mesela bazı insanlar konuşulanları anlar ama bazılarının görsel zekası ön
plandadır. Onlara bilgiyi anlatmanız yerine göstermeniz gerekir. Hangi
oyuncumun beyninin sağ tarafını, hangilerinin sol tarafını kullandığı iyi
tespit ediyorum ve ona göre yöntemler geliştiriyorum. Eğitim bilimleri hakkında
sahip olduğum epeyce bilgi var. Ve saha içinde bildiğim her yöntemi uyguluyorum
ve bunu yapa yapa kendi yöntemlerim daha şimdiden ortaya çıkmaya başlıyor. Zamanı
geldiğinde kendime öz yöntemlerimi dünyaya göstermeyi planlıyorum.
-Hedeflerinizi daha şimdiden bir hayli büyük koydunuz. Tam olarak
hedefleriniz neler?
Evet, kendime büyük hedefler koymaktan korkmuyorum. Nedendir bilmem ama
çocukluğumdan itibaren kendime büyük hedefler koyma cesaretim hep oldu. Ben bir
sanat öğrencisiyim. Bol bol resim yapıyorum, resim yapmak inanılmaz bir olay. Hayalinde
canlandırdıklarını bir kağıda ve ya başka bir yüzeye dökebiliyorsun. Bu bir
insan için inanılmaz bir yetenek. Ve yaptığın eser dünya da sadece sana ait
oluyor. Sonucunda ise sanatçı olmuş oluyorsun..Ben de futbolu bir sanat olarak
görüyorum. Bir sürü opsiyonu var. Farklı oyuncuları daha doğrusu farklı
kültürdeki insanları bir araya toplayıp bir aile meydana getiriyorsunuz. Ve
onları tıpkı bir fırçayı tuvale sürer gibi belli bir taktik formasyona
sokuyorsunuz. Ve o takım sizin takımınız oluyor. Ellerinizle meydana
getirdiğiniz bir eser. Sonuç olarak siz bir sanatçı olmuş oluyorsunuz… Sanatta
birbirlerine zıt olarak meydana gelen bir sürü "Sanat Akımı" var. Ve
her akım kendi içinde çığır açmış, dünya ya hükmetmiş. Çok iddialı bir laf olacak ama ben de futbolda bir akım yaratmak istiyorum. Ve
yöntemlerimle, uygulamalarımla çığır açmak istiyorum.. Bu hedeflerimin yarısına
ulaştığımı düşünüyorum çünkü bunların olacağına tüm kalbimle inanıyorum.
Son olarak Trabzon futboluyla ilgili
söyleyeceğiniz ve Trabzon halkına göndereceğiniz bir mesaj var mı?
Trabzon'da futbol demek, akan suların artık akmaması gerektiği anlamına
geliyor. Halk futbolu çok seviyor. Fakat büyük bir kesim aşırı derecedeki
futbol sevgileri yüzünden bazı zamanlar futbola, özellikle Trabzon futboluna
zarar veriyor. Futbol çok hassas bir sektör. Çok iyi planlamalarla yürütülmesi
gereken bir sektör. Trabzon'da herkes futbolu biliyor ama herkes futbolu
kendinin daha iyi bildiği kanısında, ayrıca kendinden başkalarının bilgilerine
pek itibar edilmiyor. İnsanlar başkalarının fikirlerine saygı duymalı. Ve bence
Trabzon'da futbolu bilenler arasında fikir alışverişleri olduğu zaman ve
insanlar özellikle meslektaşlarını koruduğu zaman futbolumuz çok daha iyi
yerlere gelecektir. Bunun içinde Trabzonspor'a ve Trabzonspor'u yöneten
insanlara özellikle Şenol Güneş hocamıza çok ihtiyacımız var..
Bu güzel söyleşi için
Günebakış Gazetesi olarak size çok teşekkür ediyoruz.
Ben teşekkür ederim…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder