31 Ağustos 2012 Cuma

Necip Emre Yılmaz Söyleşi





Necip Emre Yılmaz kimdir?

Necip Emre Yılmaz 23 yıl önce futbol için dünyaya gelmiş ve bu zaman içerisinde kendini farklı alanlarda geliştirmiş fakat hayatının büyük bölümünü futbola adamış bir adam. Biraz duygusal, azimli, kararlı, sürekli hayal kuran ve kurduğu hayalleri ya başaran ya da o hayalleri başarmak yolunda daima çalışan idealist bir insan. Mütevaziliğin kibrini yaşayıp, sıradanlığın olağanüstülüğüne sahip olan bir adam. Kısacası benim düşünceme göre Necip Emre Yılmaz, başarı için doğmuş özel bir insan.

- Futbol oynadığınız dönemde adından söz ettiren ve geleceğin yıldızları şeklinde adından söz ettiren bir kaleciydiniz. Genç yaşta neden futbolu bıraktınız?

Futbol kariyerim aslında son derece güzel gidiyordu. 9 yaşında futbola başladım 21 yaşıma kadar futbol oynamanın her dakikasından zevk aldım. Futbolu erken yaşta bırakmadım, ben sadece futbolculuğu çok erken yaşta bıraktım ve asıl futbol hayatım ise şimdi başladı. Bu kadar genç yaşta bırakmamın sebebi ise bazı kişisel seçim hatalarım ve bir çok iş bilmez yöneticinin yönetim hataları oldu. Fakat şükürler olsun ki bu insanların iş bilmez tutumları bana hayallerimi kazandırdı. Onlara çok teşekkür ediyorum.

 Antrenörlük fikri nereden çıktı ve nasıl gelişti bize anlatır mısınız.

Küçük yaştan itibaren antrenörlüğü çok seven bir insanım. Sürekli mahalle maçlarında takımları kuran ve yöneten bendim, Maçkaspor da daima altyapıda oyuncuları çalıştırırdım.Bana göre antrenörlük çok karizmatik bir meslek.Ama ondan önemlisi, ben daima bir futbolcunun nasıl kültürlü,karakterli, bilgili zeki bir insan olabileceğini dünyaya göstermek istedim.Fakat bunu yapabilecek üst düzey bir futbolcu olamayacağımı anlayınca bu bahsettiklerimi başarabilecek üst düzey bir teknik direktör olabileceğimi düşündüğüm an antrenör olmaya karar verdim. 

 Antrenörlüğe başladığınızda ilk neler hissettiniz?

Antrenörlüğe başladığım ilk gün çok gururluydum. Çünkü hayalleri için yaşayan bir insan olarak, kurduğum hayallerin ilk adımını atmıştım. Uzun yollara gitmek için önce ilk adımı atmak gerekir ve en önemli adımda o adımdır.

 sizin için futbldan kopup antrenör olarak devam etmek zor oldu mu?

Futbolculuk kariyerimi bitirmek ilk gün biraz zor oldu. Sabaha kadar uyuyamadığımı hatırlıyorum. Fakat evvelsi gün antrenörlüğe başladığım an uyuyamadığım günü tamamen unuttum. Ve o günden itibaren hiçbir zorluk çekmiyorum, ve futbolculuğu özlemiyorum.

- Severek mi yoksa iş için mi antrenörlüğü tercih ettiniz, beklentileriniz neler?

Birçok genç insanın hayallerini ve gençliklerini süsleyen futbolculuğu erken yaşta bırakıp antrenörlüğe başlamak ve antrenörlüğü sevmeyerek yapmak gençliğime sanırım bir ihanet olur. Yapmış olduğum işi tutkuyla ve heyecanla yapıyorum. Zaten işiniz ne olursa olsun işinizi severek yapmıyorsanız bence bir işe sahip değilsinizdir..

- Kimi hangi yönüyle örnek alıyorsunuz ve neden?

Benim kanaatime göre dünyanın en iyi teknik direktörü olan, mükemmel yöntemlere sahip olan ve hayat hikayesinin her anını bildiğim Jose Mourinho'yu çok beğeniyorum. Fakat onun hayat hikayesini en az onun kadar bildiğim halde onu neden bu kadar sevdiğimi ben de anlayamıyorum. Onunla uyuyup onunla uyandığımı söylesem yalan söylemiş olmam galiba. Hayatımdaki öneme sahip olan insanlar arasında büyük bir yeri var. Ve onun elini sıkıp kendimi ona tanıtmış olmanın gururunu yaşıyorum. Şubat ayında Jose’nin yanına gideceğim. Umarım her şey güzel olur.

- İdmanocağı’nda hedefleriniz neler?

Sahip olduğum takım geçmiş yıllarda Adem Cebeci ile birlikte çok büyük başarılar elde etti. Şimdi ise Adem hocanın bana bıraktığı bu kaliteli takımı daha büyük başarılara götürmek benim boynumun borcu. Bu doğrultuda çalışmalarıma eksiksiz olarak devam ediyorum. Benim daima hedeflediğim başarı, elde edilebilecek en büyük başarıdır. Sezon sonunda bu başarının ne olduğunu hepinize göstereceğim.

- Adem Hoca görevi bıraktı yerine takımı siz aldınız bu konu hakkında söylemek istedikleriniz?

Adem hoca yeryüzüne gelen seçilmiş insanlardan birisi. O benim için çok özel. Ve ben bana bırakılan ilk mirası ondan aldım. Bu mirası şekillendirip daha iyi yerlere ulaştırmak benim şu anlık 1. görevim. Ben gerçekten sahip olduğum takımı bir miras olarak görüyorum. Çünkü sahip olunacak en kaliteli gençlerle çalışıyorum. Hepsi birbirinden efendi hepsi birbirinden zeki ve hepsi birbirinden iyi insanlar.Onlar gibi dürüst çocuklarla çalıştığım için çok mutluyum..Onları çalıştırma gururunu bana veren Adem hocamıza canı gönülden teşekkür ederim, ayrıca benim devam etmemi sonuna kadar destekleyen koordinatörümüz Kamil Aydın'a da sonsuz teşekkür ediyorum.

- Sporcularınızı nasıl motive ediyorsunuz?

Sporcularımla konuşmayı çok severim.Onlarla konuşurken, onların inanılmaz bir şekilde motive olduğunu düşünüyorum.Çünkü gözlerinden bunları anlayabiliyorum.Ayrıca benim gerek idmanlarda gerekse maçlarda hal ve hareketlerimden, dinamizmimden ve işime gösterdiğim sevgi ve saygıdan da bayağı bir şekilde motive oluyorlar.Ki bir antrenörün saha kenarında ya da antrenman içinde çözüm üretmek için enerjisini oyuncularına göndermesi, dünyanın en zeki insanları olan futbolcuları olağanüstü şekilde motive eder.Tabi onların sevgisini kazanabilmişseniz eğer..

 -futbolculara bazı şeyleri öğretirken uyguladığınız alıntı bir yöntem var mı kendinize has eğitimleriniz mi var?

Dana önce söylediğim gibi oyuncularla konuşmayı çok severim. Fakat çok doğaldır ki, insan, dünyaya gelen çok özel bir varlık. Ve her insan birbirinden farklı özelliklere sahip. Her insanla aynı yöntem kullanılarak konuşamazsınız. Mesela bazı insanlar konuşulanları anlar ama bazılarının görsel zekası ön plandadır. Onlara bilgiyi anlatmanız yerine göstermeniz gerekir. Hangi oyuncumun beyninin sağ tarafını, hangilerinin sol tarafını kullandığı iyi tespit ediyorum ve ona göre yöntemler geliştiriyorum. Eğitim bilimleri hakkında sahip olduğum epeyce bilgi var. Ve saha içinde bildiğim her yöntemi uyguluyorum ve bunu yapa yapa kendi yöntemlerim daha şimdiden ortaya çıkmaya başlıyor. Zamanı geldiğinde kendime öz yöntemlerimi dünyaya göstermeyi planlıyorum.

-Hedeflerinizi daha şimdiden bir hayli büyük koydunuz. Tam olarak hedefleriniz neler?

Evet, kendime büyük hedefler koymaktan korkmuyorum. Nedendir bilmem ama çocukluğumdan itibaren kendime büyük hedefler koyma cesaretim hep oldu. Ben bir sanat öğrencisiyim. Bol bol resim yapıyorum, resim yapmak inanılmaz bir olay. Hayalinde canlandırdıklarını bir kağıda ve ya başka bir yüzeye dökebiliyorsun. Bu bir insan için inanılmaz bir yetenek. Ve yaptığın eser dünya da sadece sana ait oluyor. Sonucunda ise sanatçı olmuş oluyorsun..Ben de futbolu bir sanat olarak görüyorum. Bir sürü opsiyonu var. Farklı oyuncuları daha doğrusu farklı kültürdeki insanları bir araya toplayıp bir aile meydana getiriyorsunuz. Ve onları tıpkı bir fırçayı tuvale sürer gibi belli bir taktik formasyona sokuyorsunuz. Ve o takım sizin takımınız oluyor. Ellerinizle meydana getirdiğiniz bir eser. Sonuç olarak siz bir sanatçı olmuş oluyorsunuz… Sanatta birbirlerine zıt olarak meydana gelen bir sürü "Sanat Akımı" var. Ve her akım kendi içinde çığır açmış, dünya ya hükmetmiş. Çok iddialı bir laf olacak ama ben de futbolda bir akım yaratmak istiyorum. Ve yöntemlerimle, uygulamalarımla çığır açmak istiyorum.. Bu hedeflerimin yarısına ulaştığımı düşünüyorum çünkü bunların olacağına tüm kalbimle inanıyorum.

 Son olarak Trabzon futboluyla ilgili söyleyeceğiniz ve Trabzon halkına göndereceğiniz bir mesaj var mı?

Trabzon'da futbol demek, akan suların artık akmaması gerektiği anlamına geliyor. Halk futbolu çok seviyor. Fakat büyük bir kesim aşırı derecedeki futbol sevgileri yüzünden bazı zamanlar futbola, özellikle Trabzon futboluna zarar veriyor. Futbol çok hassas bir sektör. Çok iyi planlamalarla yürütülmesi gereken bir sektör. Trabzon'da herkes futbolu biliyor ama herkes futbolu kendinin daha iyi bildiği kanısında, ayrıca kendinden başkalarının bilgilerine pek itibar edilmiyor. İnsanlar başkalarının fikirlerine saygı duymalı. Ve bence Trabzon'da futbolu bilenler arasında fikir alışverişleri olduğu zaman ve insanlar özellikle meslektaşlarını koruduğu zaman futbolumuz çok daha iyi yerlere gelecektir. Bunun içinde Trabzonspor'a ve Trabzonspor'u yöneten insanlara özellikle Şenol Güneş hocamıza çok ihtiyacımız var..

Bu güzel söyleşi için Günebakış Gazetesi olarak size çok teşekkür ediyoruz.

Ben teşekkür ederim…






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder